Köpeklerde Eklemİçi Sıvı(Hyaluronik asit) Tedavisi
Köpeklerde kronik diz osteoartriti (OA) tedavisinde İntra-Artiküler Hyaluronik Asit (IAHA) uygulamalarının salin ile karşılaştırılması ve IAHA'nın farklı klinik senaryolardaki (kronik ve cerrahi sonrası erken aşama) rolü ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.
IAHA'nın Genel Bağlamı ve Köpek Modellerinin Rolü
Diz OA insidansı artmaya devam ederken, engelliliği sınırlayan güvenli tedaviler büyük önem taşımaktadır. İntra-artiküler hyaluronik asit (IAHA) ile diz OA tedavisi (viskosüplemantasyon olarak da adlandırılır) güncel literatürde tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. IAHA'nın güvenliği genellikle kabul edilse de, etkinliği yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.
Köpek dizinin (stifle) anatomisi, histolojisi ve biyokimyası, insan dizine yakından benzemektedir. Köpeklerdeki OA'nın nedenleri, semptomları ve tedavileri de insanlardakini taklit eder. Bu benzerlikler nedeniyle, köpek modelleri kontrollü ve kapsamlı sonuç değerlendirmeleri gerektiren çeviri araştırmaları için yararlı kabul edilmektedir.
Kronik Diz OA Tedavisinde IAHA vs. Salin (Pashuck ve Ark.)
Bir çalışma, meniskal gevşetme (MR) yoluyla kronik OA oluşturulan yetişkin köpeklerde semptomatik tedavi için yüksek moleküler ağırlıklı (HMW) HA, düşük moleküler ağırlıklı (LMW) HA ve salin kontrollerinin güvenliğini ve etkinliğini karşılaştırmıştır.
1. Güvenlik ve Yan Etkiler
IAHA protokollerinin güvenli olduğu belirlenmiştir. Enjeksiyon sonrası sadece bazı köpeklerde hafif ısı, şişlik ve/veya eritem gibi hafif değişiklikler kaydedilmiş ve bunların tamamı ek tedaviye gerek kalmadan 1 hafta içinde çözülmüştür. Bu bulgular, insan hastalarda IAHA için kaydedilenlerle uyumludur ve IAHA'nın diz OA tedavisi için genellikle güvenli kabul edildiğini göstermektedir.
2. Semptomatik Etkinlik (Kısa Süreli Fayda)
Çalışma, HA enjeksiyon protokollerinin, kronik OA ile ilişkili semptomların kısa süreli iyileştirilmesi açısından salinden üstün olduğunu göstermiştir.
• Belirtiler: IAHA enjeksiyonları, tedavi öncesi değerlere ve salin kontrollere kıyasla ağrı, fonksiyon, topallık, kinetik ve Konforlu Hareket Aralığı (CROM) açısından klinik olarak anlamlı iyileşmeler sağlamıştır.
• Süre ve Karşılaştırma: HA ile tedavi edilen köpekler, en az bir sonuç ölçütüne göre 4, 8 ve 12. haftalarda salinle tedavi edilen köpeklere göre anlamlı derecede daha iyiydi (p < 0.05). Maksimum fayda enjeksiyondan sonraki 4-8. haftalarda kaydedilmiş ve bu fayda 6 aylık zaman noktasına kadar kademeli olarak azalmıştır.
• Dozaj ve Moleküler Ağırlık: Tek veya üç enjeksiyonluk yüksek moleküler ağırlıklı (HMW) HA serileri (SYNVISC™), en dikkat çekici ve sürdürülebilir faydalı etkilerle ilişkilendirilmiştir. HMW grupları (HA-1 ve HA-3), fonksiyonel uzuv kullanımında LMW grubuna (HA-5) göre daha erken ortaya çıkan ve daha uzun süren anlamlı avantajlar gösterse de, ağrı seviyesi veya hareket aralığı (CROM) açısından tüm HA grupları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır; tüm HA grupları salin kontrollere göre üstünlük sağlamıştır.
3. Yapısal İlerleme Üzerindeki Etki (OA Gelişimi)
IAHA'nın semptomatik faydalarına rağmen, OA'nın yapısal ilerlemesi üzerinde önemli bir etkisi gözlenmemiştir. Radyografik OA şiddeti, 24 haftalık değerlendirme süresi boyunca tüm gruplarda ("hafif" seviyeden "orta" seviyeye doğru) artmıştır. Ancak, gruplar arasında OA şiddetinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.
Artroskopik, makroskobik ve histolojik değerlendirmelere dayanarak, köpeklerdeki MR ile ilişkili OA'nın gelişimini veya ilerlemesini azaltmada IAHA protokollerinin hiçbiri etkili olmamıştır. Çalışmanın yazarları, bu bulguların, terapötik müdahale anındaki daha kronik ve semptomatik eklem patolojisiyle veya uzun çalışma süresiyle (24 hafta) ilgili olabileceğini belirtmiştir.
Eklem Cerrahisi Sonrası IAHA Uygulamaları (Erken Aşama OA/Önleme) (Nganvongpanit ve Ark.)
Başka bir çalışmada ise IAHA, OA'nın akut veya erken aşamasında, yani patellar lüksasyon cerrahisi hemen sonrasında, OA gelişimini önleme amacıyla kullanılmıştır.
1. Klinik ve Biyobelirteç Sonuçları
Bu çalışmada, IAHA (Sodyum Hiyalüronat - SHA) enjekte edilen gruplar (bir veya iki kez enjeksiyon), enjeksiyon yapılmayan kontrol grubuna (G.3) kıyasla 4. haftanın sonunda klinik skorlarda anlamlı iyileşmeler göstermiştir (ağırlık taşıma ve palpasyonda ağrı). Bu iyileşme, SHA enjeksiyonunun cerrahi sonrası ağrıyı azaltarak ve eklem fonksiyonunu artırarak klinik belirtileri düzeltebileceğini düşündürmektedir.
• Kıkırdak Biyobelirteçleri: Cerrahi sonrası kıkırdak matrisinin bozulduğunu gösteren serum CS-WF6 seviyeleri, SHA enjekte edilen gruplarda (G.1 ve G.2), enjeksiyon yapılmayan gruba (G.3) göre anlamlı derecede daha düşüktü. Bu sonuç, sodyum hiyalüronat enjeksiyonunun kıkırdak matrisinin bozulmasını engelleyebileceği sonucunu desteklemektedir.
• HA Seviyeleri: Cerrahi sonrası azalan serum HA seviyeleri, SHA enjekte edilen gruplarda 3. ve 4. haftalarda tedavi öncesi seviyelere yaklaşarak artış göstermiş, ancak enjeksiyon yapılmayan grupta azalmaya devam etmiştir. Dışarıdan uygulanan sodyum hiyalüronat, sinoviyositler tarafından yeni sentezlenen HA üretimini kolaylaştırabilir.
2. Dozaj Karşılaştırması
Eklem cerrahisinden sonra bir veya iki intra-artiküler sodyum hiyalüronat enjeksiyonu alan hayvanlar arasında klinik belirtiler veya biyobelirteç seviyeleri açısından anlamlı bir fark gözlenmemiştir.
Kapsamlı Tartışma ve Çeviri Araştırmaları
Bu iki çalışma, IAHA'nın köpek OA'sındaki rolüne dair farklı ve önemli bağlamlar sunmaktadır:
1. Semptomatik Rahatlama (Kronik OA): IAHA, kronik OA'nın semptomatik tedavisinde (ağrı ve fonksiyonun iyileştirilmesi) salin kontrolüne göre üstündür, ancak bu etki geçicidir (4-6 ay). Bu bulgular, IAHA'nın insan diz OA hastaları için semptomatik bir tedavi seçeneği olarak güvenliğini ve etkinliğini desteklemektedir.
2. Yapısal Etki ve Zamanlama: IAHA, kronik hale gelmiş OA'nın yapısal ilerlemesini durdurmamıştır. Ancak, IAHA'nın eklem hasarının hemen ardından (cerrahi sonrası) erken uygulanması, kıkırdak bozulması biyobelirteçlerini (CS-WF6) azaltmada etkili olmuştur, bu da kıkırdak matrisinin korunmasına yönelik bir etki olduğunu düşündürmektedir. Bu durum, tavşanlarda yapılan çalışmalarla tutarlıdır; bu çalışmalar IAHA'nın hasar sonrası kısa süre içinde uygulandığında kondroprotektif etkiye sahip olduğunu ileri sürmektedir.
3. Moleküler Ağırlık: Kronik OA tedavisinde, HMW HA (6.000 kDa) preparatları, LMW HA'ya (500–730 kDa) göre fonksiyonel uzuv kullanımında daha uzun süreli faydalar sağlamıştır. Normal insan sinoviyal sıvısındaki HA'nın moleküler ağırlığı 5.000–10.900 kDa arasında değişirken, OA'da bu ağırlık 2.700–4.500 kDa'ya düşer.
4. Dozaj: Kronik OA tedavisinde (Pashuck ve ark.), tekli ve üçlü HMW enjeksiyonları en dikkat çekici faydayı sağlarken, erken aşama OA önlenmesinde (Nganvongpanit ve ark.) bir veya iki enjeksiyon arasında fark bulunamamıştır.
IAHA'nın analjezik etkisi, sinir uyarıları üzerindeki etkisine, mekanonosiseptörlerin gerilmeye karşı duyarlılığını azaltmasına ve prostaglandin E2 (PGE2) ve tümör nekroz faktörü alfa (TNF-α) gibi enflamatuar medyatörlerin üretimini baskılamasına bağlanabilir.
IAHA uygulamalarının bu kaynaklardaki analizi, tıpkı bir bahçe bakımı gibi düşünülebilir: Kronikleşmiş ve ilerlemiş bir hasar söz konusu olduğunda (kronik OA), IAHA ile yapılan müdahale (Pashuck ve ark.), bitkinin daha iyi görünmesini ve daha az acı çekmesini (semptomatik rahatlama) sağlayan kısa süreli bir "gübreleme" görevi görür, ancak altındaki kök çürümesini (yapısal ilerleme) durdurmaz. Ancak, hasar henüz tazeyken (cerrahi sonrası, Nganvongpanit ve ark.), IAHA uygulaması hasarın derinleşmesini engeller ve zemin kalitesini (kıkırdak biyobelirteçlerini) iyileştirir. Bu, tedavi zamanlamasının (akut/erken vs. kronik) IAHA'nın biyolojik etkileri üzerindeki potansiyel rolünü vurgulamaktadır.















